Bu konudaki kural şudur: Zekât verecek kimsenin bakmakla yükümlü olduğu hiçbir yakınına üzerindeki nafaka yükümlülüğünün kalkmasına sebep olacak zekâtı vermesi câiz değildir. Bakmakla yükümlü olmadığı bir yakını ise ve zekât almaya da ehil ise o yakınına zekât vermesi câizdir. Mesela erkek evladı olan bir kardeşi var. Erkek evladı olan kardeşine nafaka ödemek/onun geçimini sağlamak yükümlülüğü yoktur. Çünkü oğulları olduğu için ona mirasçı olamaz. Bu durumda zekât almaya da ehil ise o kardeşine zekât verebilir. Aynı şekilde bir insanın geçimlerini sağlamak için zekât almaya ihtiyacı olmayan yakınları olsa fakat bu yakınlarının borcu olsa, bunlar babası veya oğlu veya kızı veya annesi bile olsa, ödemeleri gereken borç eksik nafakadan kaynaklanmadığı sürece onların borçlarını -zekât ile- ödemek câizdir.
Buna bir örnek verelim: Bir adamın oğlu bir trafik kazası geçirdi ve tazminat ödemek mecburiyetinde kaldı. Elinde de bu tazminatı ödeyecek parası yok. Oğlun ödeyeceği bu tazminatı babanın zekâtından ödemesi câizdir. Çünkü bu tazminatın sebebi nafaka değildir, yani baba oğlunun geçimini sağlamadığı için borçlanmış değildir. Zekât sebebi olmaksızın ödeme yapması gerekmeyecek yakınına zekât veren herkesin durumu böyledir. Bunun zekattan karşılanması câizdir.
Şeyh Muhammed bin Salih el-Useymin
Soru ve Cevaplarla İslâm’ın Rukünleri Fetva no: 387