10 Nisan 2025 Perşembe
12 شوال 1446 الخميس
Kendi maişetini ve çoluk çocuğunun maişetini temin etmek için Ramazan orucunu terk eden bir kimsenin hükmü nedir?

Kendisinin ve çocuklarının maişetini temin etmek gerekçesiyle Ramazan orucunu terk eden bu adam te’vîl ederek bunu yaptığı zaman zanneder ki, hastanın oruç tutmaması câiz olduğu gibi ancak oruç tutmayarak maişetini temin edebilen kimsenin oruç tutmaması da câizdir. Böyle düşünüp de oruç tutmayan kimse bir te’vîlcidir, hayatta ise orucunu kaza eder, ölmüş ise onun adına oruç tutulur. Velîsi onun adına oruç tutmazsa, tutmadığı her bir gün için onun adına bir fakiri doyurur.

 Te’vîl yapmaksızın orucu terk ettiği zaman ilim adamlarının tercih edilen görüşüne göre her ibâdetin belli bir zamanı vardır, insan o ibâdeti herhangi bir mazereti olmaksızın belirlenen vaktinin dışına çıkardığı zaman bu ibâdet kendisinden kabul edilmez. Mazeretsiz olarak vaktinin dışında yaptığı bir ibâdetten eline geçecek olan sâlih amel, bol nafile ve istiğfar sevabından başka bir şey değildir. Bunun delîli Peygamber صلى اللّٰه عليه وسلم ’den sahîh olarak gelen şu hadîstir: “Kim bizim dînimizde olmayan bir ameli işlese o reddolunur.” (Buhari-Yakın manada Muslim) Vakti belirlenmiş bir ibâdet vaktinden önce de yapılmadığı gibi vaktinden sonra da yapılmaz. Cehalet ve unutkanlık gibi bir mazeret olduğu zaman ise Peygamber صلى اللّٰه عليه وسلم bu konuda şöyle buyurmuştur: “Kim uyuduğu veya unuttuğu için namazını geçirirse hatırladığı zaman kılsın. Bu namazın bundan başka kefareti yoktur.” (Muslim) Bununla beraber cehaletin daha ayrıntılı anlatılmasına ihtiyaç vardır, onun da yeri burası değildir.

Şeyh Muhammed bin Salih el-Useymin
Soru ve Cevaplarla İslâm’ın Rukünleri Fetva no: 397

Kategoriler
Dersler
Vahiy Mescidi
  • /ANKARA
Sitemizde yer alan içeriklerin kaynak gösterilerek paylaşılmasında mahzur yoktur.
vahiymescidi.com © 2025