18 Mayıs 2024 Cumartesi
10 ذو القعدة 1445 السبت
Güneş mi dünyanın etrafında dönmektedir?

Güneşin dünyanın üzerinde döndüğü ve onun dönmesiyle yeryüzünde gece ve gündüzün birbirini takip ettiği şer‘î delîllerin zâhiri ile sâbittir. Elimizde bunları te’vîl etmemizi câiz kılacak daha kuvvetli bir delîl olmadıkça dalîllerin zâhirî manalarının dışına çıkmamız uygun değildir.

Güneşin yeryüzünün üzerinde döndüğüne ve onun dönmesiyle de gece ve gündüzün birbirini takip ettiğine delâlet eden delîllerden bazıları şunlardır:

1. İbrâhîm aleyhisselâm Rabbi konusunda kendisiyle tartışmaya giren kimseye şöyle dedi: “Allah güneşi doğudan getirmektedir; haydi sen de onu batıdan getir.” (Bakara: 258). Güneşin doğudan getirilmesi, onun dünyanın üzerinde döndüğünün açık bir delîlidir.

2. Allah teâlâ yine İbrâhîm’den söz ederken şöyle buyurdu: “Güneşi doğarken görünce de, Rabbim budur, zira bu daha büyük, dedi. O da batınca, dedi ki: Ey kavmim! Ben sizin (Allah’a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.” (En‘âm: 78). Batışın yeryüzünden değil güneşin kendisinden kaynaklandığını söyledi. Eğer, dönen dünya olsaydı ( فلما أفلت ) değil فلما أفل عنها) ) derdi.

3. Allah teâlâ şöyle buyurdu: “Güneşi görüyorsun ya, doğduğu vakit mağaralarından sağ tarafa meyleder, battığı vakit de onları sağ tarafa makaslar.” (Kehf: 17). Işığın mağaranın sağından dolaşmasını da solundan kesmesini de güneşe bağladı. Bu, ışığın hareketinin güneşten kaynaklandığının delîlidir. Eğer dünyadan kaynaklansaydı ( تزاور ) değil ( (يزاور denilirdi. Nitekim her ne kadar “dolaşır” ve “makaslar/keser” kelimelerinin delâletinden daha az ölçüde de olsa, batış ve doğuşun güneşe izâfe edilmesi, dönenin güneş olduğuna delâlet eder.

4. Allah teâlâ şöyle buyurdu: “Geceyi ve gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.” (Enbiya: 33). İbn Abbas radıyallahu anhumâ “Onlar, tıpkı bir iğin yörüngesinde dönmesi gibi dönerler.” demiştir. Bu ondan meşhur olmuş bir sözdür.

5. Allah teâlâ şöyle buyurdu: “..Geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten..” (A’râf: 54). Geceyi gündüzün tâlibi kıldı. Tâlib, peşinden koşan ve ulaşandır. Gece ve gündüzün güneşe tâbi olduğu malumdur.

6. Allah teâlâ şöyle buyurdu: “Allah, gökleri ve yeri hak ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine sarıyor, gündüzü de gecenin üzerine sarıyor. Güneşi ve ayı emri altına almıştır. Her biri belli bir süreye kadar akıp gider. Şunu bil ki O, azîz ve ğafûrdur.” (Zümer: 5). “Geceyi gündüzün üzerine sarıyor” yani geceyi gündüzün üzerine sarık dolar gibi dolar. Bu ifade gece ve gündüzün yeryüzü üzerinde deveranının delîlidir. Eğer arz, gece ve gündüzün üzeride deveran etmiş olsaydı “arzı gece ve gündüzün üzerine sarıyor” derdi. Kendisinden önceki kısmı açıklayan “Güneş ve ay, her biri belli bir süreye kadar akıp gider.” ifadesi, güneş ve ayın maddi olarak ve yer değiştirerek hareket ettiğinin delîlidir. Çünkü hareketli bir şeyin hareketini kontrol altında tutmak, hareketsiz sabit bir şeyi kontrol
altında tutmaktan daha açık bir şekilde görülür.

7. Allah teâlâ şöyle buyurdu: “Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde ay’a… yemîn olsun ki” (Şems: 1, 2). “güneşi takip ettiğinde” ifadesi güneşten sonra geldiğinde demektir. Bu, her ikisinin de dünyanın etrafında seyrettiğinin ve döndüğünün delîlidir. Eğer dünya onların etrafında dönseydi, ay güneşi takip etmezdi, bazen ay güneşi, bazen de güneş ayı takip ederdi. Çünkü güneş aydan daha yüksektir. Bu âyetteki istidlâl, üzerinde iyice düşünmeyi gerektirir.

8. Allah teâlâ şöyle buyurdu: “Güneş, kendisi için belirlenen yerde akar (döner). İşte bu, azîz ve alîm olan Allah’ın takdiridir. Ay için de birtakım konaklar belirledik. Nihâyet o, eğri hurma dalı gibi (hilâl) olur da geri döner. Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzerler.” (Yasin: 38, 40). Akma, cereyan etme fiilinin güneşe izâfe edilmesi ve bunun azîz ve alîm olan Allah’ın takdîrinde olduğunun söylenmesi gerçek manada bir akış ve cereyanın delîlidir. Öyle ki gece ve gündüzün ve mevsimlerin arka arkaya gelmesi bu akış ve cereyanın bir sonucudur. Ay için konaklar belirlenmesi onun bu konaklar arasında nakledildiğinin delîlidir. Eğer dönen dünya olsaydı ay için değil dünya için konaklar belirlenirdi. Güneşin ay’a yetişememesi ve gecenin gündüzü geçememesi, güneş ve ayın gece ve gündüzün kuvvetli bir hareketinin delîlidir.

9. Peygamber صلى اللّٰه عليه وسلم Ebû Zer radıyallahu anh’e güneş batarken şöyle dedi: “Ey Ebû Zer! Güneş nereye gider, bilir misin?” Ebû Zer: Allah ve Rasûlü bilir, dedi. Peygamber صلى اللّٰه عليه وسلم şöyle buyurdu: “Güneş gider, ta arşın altında secde eder. Allah’tan izin ister. Ona izin verilir. Gün gelir izin istemeye yaklaşır fakat izin verilmez. Ona denilir ki: Geldiğin yere geri dön. O da bu sefer battığı taraftan doğar.” veya yaklaşık olarak böyle buyurdu. Bu hadîsi Buhârî ve Müslim birlikte rivâyet etmişlerdir. “Ona denilir ki: Geldiğin yere geri dön. O da battığı taraftan doğar.” sözü, güneşin dünyanın üstünde döndüğünün ve onun dönüşüyle de gece ve gündüzün meydana geldiğinin açık seçik bir delîlidir.

10. Doğuş, batış ve zeval’in güneşe izâfe edildiği daha pek çok hadîs vardır. Bunlar bunun dünyadan değil, güneşten kaynaklandığını açıkça ifade eder.

Belki bu konuda benim şu an hatırlamadığım daha başka delîller de vardır. Fakat benim zikrettiğim şeylerle konu açıklanmıştır. Bu da maksada kâfidir. Başarılı kılan Allah’tır.

Şeyh Muhammed bin Salih el-Useymin
Soru ve Cevaplarla İslâm’ın Rukünleri Fetva no: 16

Kategoriler
Dersler
Vahiy Mescidi
  • /ANKARA
Sitemizde yer alan içeriklerin kaynak gösterilerek paylaşılmasında mahzur yoktur.
vahiymescidi.com © 2024