Ehl-i Sünnet ve'l-cemaate karşı savaştığı zaman bu daireden çıkar. Bu durumda o kişi, ehl-i Sünnet ve'l-cemaatten çıkmış sayılır. Veya kişi tasavvufta aşırı giderse, veya Rafızî ise, veya hizipçi/partici ise ya da demokrat ise yine bu daireden çıkmış olur. Demokrasiye gelince o, küfürdür, ey kardeşlerim. Çünkü Allah azze ve celle, kerîm Kitâbında şöyle buyuruyor: “Rabbinizden size indirilene tâbi olun. Onun dışında velîler/dostlar edinmeyin. Ne az tezekkür ediyorsunuz!” [A'râf Suresi 3] Demokrasinin mânâsını bilip de onu esas alan kimse kâfirdir.
Örneklerde kimlerin ehl-i Sünnet ve'l-cemaatten çıktıkları geçmişti. Burada bunlara şu gibi isimleri ilave edebiliriz: Hasan el- Bennâ, Seyyid Kutub, Hasan Turabi, Yusuf el-Kardâvi, AbdulMecid Zendâni. Bu gibi kimseler, şerrin önderleri olarak addedilirler. Onlar şerre davet etmiş olup ehl-i Sünnet ve'l-cemaatten değillerdir. Onların bir değeri yoktur.
Şeyh Mukbil bin Hadi el Vadı'i
(“Gençliğin Soruları” adlı kayıttan)
Ses Kaydı