Particilik/Partizanlık, bir tanımdan ziyade, etkileşim ve uygulama olarak bilinir. Suudi Arabistan'da kaldım. O zamanlar, görünen bir partizanlık yoktu. Ben, selefîler ile İhvân-ı Müslimînin davet hedeflerinin bir olduğunu sanıyordum. Böyle diyorum çünkü Riyad'da iken bir şahıs bana “Sizin davetiniz ile İhvan'ın daveti arasındaki fark nedir?” şeklinde bir soru yöneltmişti. Ben de “Amacımız birdir. Onlar diyorlar ki: 'Önce iktidara geçer, sonra düzeltmeleri yaparız.' Biz ise şöyle diyoruz: 'Yola ıslah ile, kendimizi düzeltme ile başlarız.'” diye cevap vermiştim. Yemen'e girdiğimiz zaman ise bu fark büyüdükçe büyüdü ve arada ne benzerlik kaldı ne de ilinti.
Partizanlıkta dostluk kapsamı dar olup bu sadece kendi partilerinden olan kimselere karşı gösterilir. Halbuki Allah Resûlü (sallAllahu aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyor: “Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez; onu rezil etmez ve ona hakaret etmez. İşte takva buradadır.” “Kişiye şerr olarak, kardeşini hakir görmesi, ona hakaret etmesi yeter. Her Müslümanın kanı, malı ve ırzı Müslümana haramdır.” [Tirmizî] Yine O (sallAllahu aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyor: “Mü'minin mü'mine olan misâli, birbirini destekleyen, sağlamlaştıran binâ gibidir.” [Buhari, Muslim] O (sallAllahu aleyhi ve sellem) yine şöyle buyuruyor: “Mü'minlerin birbirlerini sevme, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermedeki misâli, bir beden gibidir. Bedenin bir uzvu acı duyarsa, ateş ve uykusuzluk göstermek sûretiyle bedenin diğertüm uzuvları da bundan acı duyar.” [Muslim]
Particilerin/Partizanların tek derdi, iktidara geçmektir. Onlar bu uğurda demokrat olmaya da hazırdırlar; Allah'ın haram kıldığı şeyleri işlemeye de hazırdırlar. Evet evet. Onların yayınladığı fetvâları biliyoruz. Örneğin bu fetvâlardan biri şöyledir: “Kadının, kocasının izni olmadan seçimlere katılması câizdir.” Diğer bir fetvâları ise “Kadının seçimlere katılması vâciptir.” şeklindedir. Yine onlar ehl-i Sünnete, ehl-i hadîse de düşmanlık gösteriyorlar. Seleften bir zat şöyle demiştir: “Bir adamın ehl-i hadis aleyhinde konuştuğunu görürsen bil ki o kişi bidatçıdır.”
Bir gün İmam Ahmed'e şöyle demişlerdi: “İbn-i Ebî Kuteyle, ehl-i hadîse sövüyor veya onlar aleyhinde konuşuyor.” Bunun üzerine İmam Ahmed, elbisesini silkeleyerek ve “zındık, zındık, zındık” diyerek ayağa kalkmıştır.
Biz Yemen'de davete başladığımızda onlar bizimle alay ediyorlardı. Hani biz hadis ehli olarak, “bize tahdîs etti...” diye konuşuyoruz ya, işte içlerinden biri bunu alaya alarak kalkıp “Bize Şube tahdîs etti ki...” diye dalga geçiyordu. Adam şöyle diyordu: “Afganistan'da Müslümanlar boğazlanıyorlar; siz kalmış 'yok bu hadis sahihtir' yok 'bu hadis zayıftır' diye vakit öldürüyorsunuz.”
Netîce şudur: Allah İslâm'ı, particilerle/partizanlarla imtihan etmiştir. Bu particilerin/partizanların daveti, Allah subhânehû teâlâya çağıran davete darbe vurmuştur. Allah yardımcımız olsun.
Şeyh Mukbil bin Hadi el Vadı'i
(“Britanya'dan Çeşitli Telefon Soruları” adlı kayıttan)
Ses kaydı