İstirahat celsesi konusunda âlimlerin üç görüşü vardır:
Birinci Görüş: Mutlak olarak müstehaptır.
İkinci Görüş: Mutlak olarak müstehap değildir.
Üçüncü Görüş: Kıyama doğrudan geçmek kendisine zor gelen kimse oturur, zor gelmeyen kimse oturmaz. el-Muğni, c.1, s.529, Daru’l-Menar baskısında İbn Kudame şöyle demiştir: “Bu bütün haberleri toplayan ve iki görüşün ortasında olan bir görüştür.” Takip eden sayfada Ali b. Ebi Tâlib’ten şunu rivâyet etti: “Farz namazlarda bir kimsenin ilk iki rekâtta ayağa kalktığı zaman ayağa kalkamayacak kadar ihtiyar olmadıkça elleriyle yere dayanmaması sünnettir. Bunu el-Esram rivâyet etti. (Beyhaki, 2/136; Bak el-Muğni, 2/214.)
İbn Kudame sonra şöyle dedi: Mâlik (yani İbn Huveyris) hadîsi şöyledir: “Peygamber صلى اللّٰه عليه وسلم başını ikinci secdeden kaldırdığı zaman oturarak doğrulur, sonra yere dayanırdı.” (Buhari) Bu hadîs Nebî صلى اللّٰه عليه وسلم ’in bunu zayıflığı ve yaşlılığı sebebiyle ayağa kalkmakta zorlandığı için yaptığına hamledilir. Nitekim o şöyle buyurmuştur: “Kuşkusuz ben şişmanladım, rükûda ve secdelerde beni geçmeyin.”
Bu görüş benim meylettiğim en son görüştür. Çünkü Mâlik b. el-Huveyris Peygamber صلى اللّٰه عليه وسلم ’in yanına gelmişti ve o Tebük gazvesi için hazırlık yapıyordu. (Fethu’l-Bari,2/131.) Peygamber صلى اللّٰه عليه وسلم bu esnada yaşlanmıştı ve kendisinde bir zayıflık belirmişti. Muhammed Fuat Abdulbaki’nin tahkik ettiği Sahîh-i Müslim’in 504. sayfasında Aişe radıyallahu anha’dan şöyle rivâyet edildi: “Peygamber صلى اللّٰه عليه وسلم şişmanladığı ve bedeni ağırlaştığı zaman namazlarını daha çok oturarak kılardı.” (Muslim) Abdullah b. Şakîk ona sordu: Peygamber صلى اللّٰه عليه وسلم oturarak namaz kılar mıydı? Aişe dedi ki: “Evet, insanlar onu ihtiyarlattıktan sonra kıldı.” Hafsa radıyallahu anha da şöyle dedi: “Ben, Rasûlullah صلى اللّٰه عليه وسلم 'in vefatından bir yıl öncesine kadar nafile namazında oturduğunu görmedim. Ondan sonra artık nafile namazını oturarak kılmağa başladı.''
Bir rivâyette: “Bir veya iki yıl öncesine kadar” diye geçer. Bu rivâyetlerin hepsi Müslim’in Sahîhindedir. Mâlik b. el-Huveyris’in hadîsinde yere dayandığının zikredilmesi de bunu destekler. Bir şeye dayanmak ancak ihtiyaç esnasında olur. Buhârî’de ve diğerlerinde geçen Abdullah b. Buhayne radıyallahu anh’in şu hadîsi de bunu destekleyebilir: “Peygamber صلى اللّٰه عليه وسلم onlara öğle namazını kıldırdı ve iki rekâttan sonra oturmadan ayağa kalktı.” (Buhari, Muslim) “oturmadan ayağa kalktı” sözü geneldir, istirahat celsesi bundan istisna edilmemiştir. Oturmadı denilen celsenin mutlak bir oturuş değil teşehhüt oturuşu olduğu da söylendi. Allah en iyi bilendir.
Şeyh Muhammed bin Salih el-Useymin
Soru ve Cevaplarla İslâm’ın Rukünleri 253