08 Nisan 2025 Salı
10 شوال 1446 الثلاثاء
KİTAPLARA İMAN

Kitablara imanın delili nedir?
Bunun delilleri pek çoktur. Bazılarını zikredelim:
"Ey iman edenler! Allah'a, O'nun Rasûlüne, Rasûlüne indirdiği kitaba ve daha evvel indirdiği kitablara iman edin." (en-Nisâ, 4/136);
"Deyin ki: 'Biz Allah'a ve bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya verilenlere ve bütün peygamberlere Rableri tarafından verilenlere iman ettik. Birini diğerinden ayırdetmeyiz. Biz ona teslim olmuşlarız." (el-Bakara, 2/136)
Bunların dışında daha pek çok âyet-i kerime vardır. Bu hususta da: "De ki: 'Ben Allah'ın indirdiği bütün kitablara iman ettim.'" (eş-Şura, 42/15) âyet-i kerimesi yeterlidir.

Bütün kitabların Kur'ân-ı Kerim'de adı geçmekte midir?
Yüce Allah Kur'ân-ı Kerim'de bu kitabların bazılarının adını zikretmiştir. Bunlar Tevrat, İncil, Zebur, İbrahim ve Musa (ikisine de selam olsun)ya verilen sahifelerdir. Geri kalanları ise topluca sözkonusu edilmektedir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
"Allah... O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Diridir ve kayyûmdur. O sana kitabı hak ile ondan öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. Tevrat ve İncil'i de indirdi. Bundan önce insanlara (birer) yol gösterici olarak." (Al-i İmran, 3/2-4)
"Davud'a da Zebur'u verdik." (en-Nisa, 4/163)
"Yoksa ona Musa'nın ve ahdine bağlı İbrahim'in sahifelerinde olan (şu hükümler) haber verilmedi mi?" (en-Necm, 53/37)
"Andolsun ki biz peygamberlerimizi apaçık delillerle gönderdik. Onlarla birlikte insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye kitabı ve mizanı indirdik." (el-Hadid, 57/25)
Yüce Allah'ın bu kitablardan tafsilî olarak (ayrı ayrı) sözkonusu ettiklerine bizim de aynı şekilde tafsili olarak iman etmemiz gerekir. Toplu olarak sözkonusu ettiklerine de topluca iman etmemiz gerekir. Bu hususta yüce Allah'ın Rasûlüne emrettiği gibi söyleriz:
"De ki: 'Ben Allah'ın indirdiği bütün kitablara iman ettim.'" (eş-Şura, 42/15)

Yüce Allah'ın kitablarına iman etmenin anlamı nedir?
Bunların hepsinin yüce Allah tarafından indirilmiş olduğuna, yüce Allah'ın bunları gerçek anlamıyla kelâmı ile söylediğine kesin olarak iman ve tasdik etmek demektir. Bunların bir bölümü yüce Allah'tan arada elçi, melek aracılığı olmadan perde arkasından işitilmiştir. Kimisini de melek olan elçi, insan olan elçiye tebliğ etmiştir. Bunlardan kimisini de yüce Allah bizzat kendi eliyle yazmıştır:
"Allah bir insanla ancak (ya) vahiy yolu ile konuşur, ya bir perde arkasından, yahut bir elçi (melek) gönderip izniyle dilediğini vahyeder." (eş-Şura, 42/51)
Yüce Allah Musa Aleyhisselam'a şöyle buyurmuştur:
"Ey Musa, seni risaletlerimle ve (seninle) konuşmamla seçip insanlara üstün kıldım." (el-A’raf, 7/144)
"Ve Allah Musa ile (özel bir surette) konuştu." (en-Nisa, 4/164)
Yüce Allah Tevrat hakkında da şöyle buyurmuştur:
"Bir de ona levhalarda herşeye ait bir öğüt ve herşeye dair açıklamayı yazdık." (el-A’raf, 7/145)
İsa Aleyhisselam hakkında da şöyle buyurmuştur:
"Biz ona İncil'i de verdik." (el-Maide, 5/46) Yine yüce Allah: "Davud'a da Zebur'u verdik." (en-Nisa, 4/163) diye buyurmuştur.
Kitablardan daha önce tenzil (peyderpey indirme) lafzı ile de sözedilmişti.

Yüce Allah Kur'ân-ı Kerim hakkında da şöyle buyurmaktadır:
"Fakat Allah sana indirdiği ile şahitlik eder ki o bunu kendi ilmi ile indirmiştir. Melekler de şehâdet ederler. Şahit olarak Allah yeter." (en-Nisa, 4/166)
"Biz onu insanlara ağır ağır okuyasın diye bölüm bölüm ayırdığımız bir Kur'an olarak (indirdik). Biz onu kısım kısım indirdik." (el-İsra, 17/106)
"Muhakkak bu (Kur'ân-ı Kerim) âlemlerin Rabbinin indirdiğidir. Onu Ruhu'l-Emin indirdi. Uyarıcılardan olasın diye kalbin üzere; apaçık bir arapça lisan ile." (eş-Şuara, 26/192-195)
Yüce Allah Kur'ân-ı Kerim hakkında şöyle buyurmaktadır:
"Muhakkak ki kendilerine geldiğinde o zikri (Kur'ân'ı) inkâr edenler (bize gizli kalmazlar.) Halbuki o hiç şüphesiz eşsiz bir kitabtır. Önünden de, arkasından da batıl ona erişemez. Çünkü o hikmeti sonsuz, her hamde layık olan tarafından indirilmedir." (Fussilet, 41/41-42)
Bunun dışında daha pek çok âyet-i kerime (kitablara imanın anlamını) açıklamaktadır.

Önce indirilmiş kitablara göre Kur'ân-ı Kerim'in konumu nedir?
Yüce Allah bu hususta şöyle buyurmaktadır:
"Biz sana da kitabı hak ile kendinden önce indirilen kitabları doğrulayıcı ve onlara karşı bir şahid olmak üzere indirdik." (el-Maide, 5/48)
"Bu Kur'ân'ın Allah'tan başkası tarafından uydurulması olacak bir şey değildir. Fakat o kendisinden öncekileri doğrulamakta ve o kitabları açıklamaktadır. Onda hiç şüphe yoktur, o âlemlerin Rabbindendir." (Yunus, 10/37)
"O (Kur'ân) uydurulan bir söz değildir. Fakat kendisinden önce olanları doğrulayıcı, insanlara gerekli herşeyin açıklayıcısı, iman edecek bir topluluk için de hidayet ve rahmettir." (Yusuf, 12/111)
Tefsir alimleri "müheymin" (el-Maide, 5/48'de; bir şahit) lafzı hakkında şunları söylemişlerdir: Kendisinden önceki kitablara karşı bir şahit, güvenilir bir ölçü ve onları doğrulayıcı anlamındadır. Yani Kur'ân-ı Kerim bu kitablardaki doğru hususları tasdik ederken, bu kitablarda ortaya çıkmış olan tahrifleri, değiştirmeleri ve değişiklikleri kabul etmez. Bu kitablar hakkında (yerine göre) hükümlerinin nesh olduğunu yahutta (yerine göre) hükümlerini takrir edip, kabul ettiğini hükmeder. Bundan dolayı ökçeleri üzerine dönüp gitmeyen kimseler arasında olup, önceki kitablara sımsıkı sarılan herkes bu kitaba boyun eğmiştir. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
"Ondan önce kendilerine kitab verdiğimiz kimseler ona inanıyorlar. Onlara okunduğunda da dediler ki: 'Biz ona iman ettik. Çünkü o Rabbimiz tarafından (indirilmiş) haktır. Muhakkak biz ondan önce de müslümanlardan idik.'" (el-Kasas, 28/52-53) ve daha başka âyet-i kerimeler.

Bütün ümmetin Kur'ân'a karşı uyması gereken hususlar nelerdir?
Gizli ve açık Kur'ân'a tabi olmak, ona sımsıkı sarılmak ve onun hakkının gereklerini yerine getirmektir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
"İşte bu, indirdiğimiz mübarek bir kitabtır. Öyleyse ona uyun ve (ona aykırılıktan) sakının ki merhamet olunasınız." (el-En'am, 6/155)
"Rabbinizden size indirilene uyun. Ondan başka velilere uymayın. Ne kadar az öğüt alıyorsunuz!" (el-A’raf, 7/3)
"Bir de kitaba sımsıkı sarılanlar ve namazı dosdoğru kılanlar(a gelince) şüphesiz biz, ıslah etmeye çalışanları mükâfatsız bırakmayız." (el-A’raf, 7/170)
Bu buyruklar bütün ilahi kitablar hakkında umumidir. Bu husustaki âyet-i kerimeler pek çoktur. Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem de yüce Allah'ın kitabı hakkında tavsiyede bulunarak: "Allah'ın kitabını alınız ve ona sımsıkı sarılınız." [İmam Ahmed, Musned/Muslim] diye buyurmuştur.
Ali Radıyallahu anh'ın Peygamber efendimize merfu olarak (ondan naklederek) zikrettiği hadis-i şerif'te de şöyle buyurulmaktadır:
"Gerçek şu ki pek yakında birtakım fitneler başgösterecektir." Ben:
“Bu fitnelerden kurtulmanın yolu nedir ey Allah'ın Rasûlü?” diye sordum. O: "Allah'ın kitabıdır..." diye buyurdu ve hadisin geri kalan bölümlerini nakletti. [Tirmizi, Darimi]

Kitaba sımsıkı sarılmanın ve onun haklarını yerine getirmenin anlamı nedir?
Kitabı ezberlemek, okumak, gece-gündüz namazlarda onu okumak, âyetleri üzerinde düşünmek, helâlini helâl, haramını haram kabul etmek, emirlerine bağlanmak, yasakladıklarından uzak durmak, verdiği örneklerden ibret almak, kıssalarından öğüt almak, muhkem buyruklarıyla amel etmek, müteşabih buyruklarına teslimiyet göstermek, onun hududunu aşmamak, aşırıya kaçanların tahriflerine ve batılcıların anlamlarını saptırmalarına karşı gerekli müdafaaları yapmak, bütün anlamlarıyla bu kitaba nasihatçi konumunda olmak (buyruklarının gereğini samimiyetle yerine getirmek) [Muslim] ve basiret üzere buna davet etmektir.

SORULU CEVAPLI İSLAM AKÂİDİ
Hafız b. Ahmed el-Hakemî

Kategoriler
Dersler
Vahiy Mescidi
  • /ANKARA
Sitemizde yer alan içeriklerin kaynak gösterilerek paylaşılmasında mahzur yoktur.
vahiymescidi.com © 2025