Tilâvet secdesi, insanların Kur’ân’daki bilinen bir secde âyetini ve âyetlerini okudukları zaman yapmalarına hükmedilen secdedir. Bir kimse secde yapmak istediği zaman tekbir alır, secdeye varır ve şöyle der: “ سبحان ربي الاعلى ” (Ulu Rabbimi tesbih ederim) ، “ سبحانك اللهم رينا وبحمدك اللهم اغفرلي ” (Rabbimiz Allah’ım! Seni hamdinle tesbih ederim. Allah’ım beni bağışla.)
”اللهم لك سجدت، وبك امنت، ولك أسلمت، سجد وجهي للذي خلقه، وصور، وشق سمعه وبصره بحوله وقوته “
(Allah’ım! Sana secde ettim. Sana îmân ettim. Sana teslim oldum. Yüzüm kendisini yaratana, gücüyle ve kuvvetiyle kulağını ve gözünü yarana secde etti.) (Ebu Davud)
”اللهم اكتب لي بها أجرا، وح ّ ط عني بها وزرا، واجعلها لي عندك ذخرا، وتقبلها مني كما تقبلتها من عبدك داود “
(Allah’ım bu yaptığım secde karşılığında bana sevap yaz, günahlarımı benden sil, o secdeden meydana gelecek sevabı ihtiyacım olacağı gün için katında sakla, Davut kulundan kabul etiğin gibi benden de kabul et.) (Buhari, Muslim)
Sonra tekbir ve selam vermeden secdeden kalkar. Fakat namaz esnasında tilâvet secdesi yaptığı zaman, mesela namaz kılarken içinde secde bulunan bir âyet okuduğu zaman secdeye varırken de tekbir alması gerekir, secdeden kalkarken de tekbir alması gerekir. Çünkü Peygamber صلى اللّٰه عليه وسلم ’in namazını anlatanlar onun secdeye varırken de secdeden kalkarken de tekbir aldığını söylediler. (Buhari) Bu, namazın kendi secdesini de namaz içindeki tilâvet secdesini de içine alır.
Bazı insanların namazda tilâvet secdesi yaparken yaptıkları secdeye vardıkları zaman tekbir alıp secdeden kalkarken tekbir almamalarına gelince ben bunun sünnetten ve ilim adamlarının sözlerinden bunun bir delîlini bilmiyorum.
Soruyu soran kişinin tilâvet secdesinde abdestli olmak şart mıdır? sorusuna gelince:
Bu konu ilim adamları arasında ihtilâflıdır. Kimisi abdestli olmak şarttır dediler. Kimisi de şart değildir dediler. İbn Ömer radıyallahu anh abdestsiz secde yapardı. Fakat bana göre abdestli olarak secde yapmak daha ihtiyatlı bir davranıştır.
Şeyh Muhammed bin Salih el-Useymin
Soru ve Cevaplarla İslâm’ın Rukünleri 290