08 Nisan 2025 Salı
10 شوال 1446 الثلاثاء
Yüce Allah'ın İsimlerini Bilmenin Kullara Faydaları

Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'in Esma-i Hüsnâ hakkında: "Onları ezberleyip belleyen cennete girer" diye buyurmasının anlamı nedir?
Bu buyruk birkaç şekilde açıklanmıştır.
1. Bunları ezberleyerek, bunlarla yüce Allah'a dua ederek hepsi ile onu övmek,

2. Kul için kendisine uyulması mümkün olabilen "er-Rahîm, el-Kerîm" gibi isimlerin manalarına sahip olmak noktasında, kendisine yakışan şekilde bu manalarla nitelenebilmesi mümkün olabildiği kadarıyla, bu anlamlara sahip olmak için kendisini eğitir ve alıştırır.

"el-Cebbar, el-Azîm ve el-Mütekebbir" gibi, şanı yüce Allah'a mahsus olan isimler ile ilgili olarak kula düşen bunları ikrar ve kabul etmek ve bunlar önünde itaatle boyun eğmek bu sıfatlardan herhangi birisi ile bezenmeye kalkışmamaktır.
"el-Ğafûr, eş-Şekûr, el-Afuv, er-Raûf, el-Halîm, el-Cevâd, el-Kerîm" gibi. va’d anlamı taşıyan isimlere gelince, kul bu isimlerin ihtiva ettiği mana çerçevesinde ümit ve beklenti içerisinde olmalıdır.
"el-Azîz Zu’ntikam (intikam alıcı), Şedidu'l-ikab (cezası çetin), Serîu'l-hisab (hesabı çabucak gören)" gibi tehdit anlamını ihtiva eden isimler karşısında ise kul saygı ve korku ile itaat etmeli, bu isimlerin kendisi üzerinde tecelli etmesinden korkmalıdır.


3. Kul bu isimlere tanık olmalı ve bunlara marifeti ve ubûdiyeti ile hakkettiklerini vermelidir. Mesela yüce Allah'ın yaratıkları üzerindeki yüceliğini ve onların üzerindeki üstünlüğünü, Arşın üzerinde istivâ edişini, ilmiyle kudretiyle ve başka isim ve sıfatlarıyla, mahlukatı ihata (kuşatması) ile birlikte onlardan ayrı oluşuna tanıklık edip, bu sıfatların gereğince ona kulluk ederek kalbiyle ona yükselip, ona niyaz ederek kapısını çaldığı şuuruna vararak; Onun huzurunda pek güçlü bir hükümdarın önünde, oldukça zilletle duran bir kul gibi durduğunu hissederek söylediği sözlerin ve amellerinin ona yükseldiğini, ona arzedildiğini bilerek; kulluğunu arz edince sözlerinden ve amellerinden onun huzurunda kendisini rezil ve rüsvay edecek şeylerin yükselmesinden utanması demektir.
O ilahi emirlerin ve hükümlerin, kâinatın herbir yanına öldürmek, hayat vermek, aziz kılmak, zelil kılmak, alçaltmak, yükseltmek, vermek, alıkoymak, belâları kaldırmak veya salmak, insanlar arasında günleri döndürüp durmak ve buna benzer hertürlü tasarruf ve tedbir ile kendisinden başka hiçbir kimsenin tasarrufta bulunmadığı, mutlak egemen olduğu kâinat ülkesinde bunlara tanık olması demektir. Çünkü onun bütün emir ve buyrukları bu kainat ülkesinde dilediği şekilde aynen geçerlidir:
"O herşeyi gökten yere tedbir eder (çekip, çevirir, düzenler, idare eder). Sonra miktarı sizin saymanıza göre bin yıl olan bir günde ona yükselir." (es-Secde, 32/5)
Her kim marifeti ve ubudiyyeti itibariyle bu konuma hakkını verecek olursa, Rabbi sayesinde hiçbir şeye ihtiyaç duymaz ve Rabbi de ona yeter. Aynı şekilde onun herşeyi kuşatan bilgisine, işitmesine, görmesine, hayatına, kayyûmiyetine ve başka sıfatlarına tanık olan bir kimsenin durumu da böyledir. Böyle bir konuma yükselebilmek, ancak es-Sâbikûn, el-Mukarrabûn (ve ileriye geçmiş oldukça yakınlaştırılmış kimseler)e nasib olur.

SORULU CEVAPLI İSLAM AKÂİDİ
Hafız b. Ahmed el-Hakemî

Kategoriler
Dersler
Vahiy Mescidi
  • /ANKARA
Sitemizde yer alan içeriklerin kaynak gösterilerek paylaşılmasında mahzur yoktur.
vahiymescidi.com © 2025