11 Nisan 2025 Cuma
13 شوال 1446 الجمعة
Yüce Allah'ın Kullarının Fevkinde oluşu, Arşa istiva etmesi ve Galebe çalması

Yüce Allah'ın "el-A'lâ: en yüce" ismi ile aynı anlamı ihtiva eden "Zâhir, Kâhir ve Müteâlî" isimlerinin muhtevâları nedir?
Yüce Allah'ın el-Aliyyu'l-A'la (yüceler yücesi) ismi bundan türeyen sıfatı da ihtiva eder. Bu da yüce Allah hakkında uluvv (yücelik, yükseklik)ün bütün anlamları ile sabit olması demektir. Arşının üzerinde oluşu anlamıyla uluvv, bütün yaratıkları üzerinde yüce, onlardan ayrı, onları görüp gözeten, onların ne halde olduklarını bilen, herşeyi bilgisiyle kuşatan, hiçbir şey kendisine gizli kalmayan anlamıyla yüce olduğu gibi, kahr-u galebesiyle de âlî (yüce)dir. Kimse O'nunla yenişemez. Onunla çekişemez, O'na karşı koyamaz, O'na hiçbir şeyde engel olamaz. Aksine herşey O'nun azameti önünde boyun eğer, izzeti karşısında zelildir. Kibriyâsı önünde alçalmıştır. Herşey O'nun tasarrufu, kahr-u galebesi altındadır. Hiçbir şey O'nun kabzasının dışına çıkamaz. O şanı itibariyle de yücedir, O bütün kemal sıfatlarına sahibtir. Bütün eksiklikler O'ndan uzaktır, azizdir, celildir, şanı mübarek ve pek yücedir. Uluvv (üstte oluş, yücelik)in bütün bu anlamları biri diğerinden ayrılmayacak şekilde birbirini gerektirmektedir.

Yüce Allah'ın fevkıyyetinin (üstte, yukarda oluşunun) Kitabtan delili nedir?
Bu hususa dair açık deliller sayılamayacak kadar çoktur. Bunlardan bir kısmı şu sözünü ettiğimiz isimler ile o anlamı ihtiva eden lafızlardır. Kur'ân-ı Kerim'de yedi ayrı yerde geçen: "Rahman Arşa istiva etti." (Taha, 20/5) buyruğu da bunlar arasındadır. Yüce Allah'ın: "Gökte olanın sizi yere geçirmesinden emin mi oldunuz..." (el-Mülk, 67/16) âyeti ile ondan sonraki âyet-i kerime bunlar arasındadır.
Yüce Allah'ın:
"Üstlerinde Rablerinden korkarlar." (en-Nahl, 16/50)
"Güzel söz O'na yükselir. Onu da salih amel yükseltir." (Fatır, 35/10)
"Melekler de, ruh da ona miktarı ellibin yıl olan bir günde yükselir." (el-Meâric, 70/4) ile "Hani Allah şöyle buyurmuştu: 'Ey İsa! Muhakkak ben seni (ecelinle) öldürürüm, kendime yükseltirim." (Al-i İmran, 3/55) buyrukları ve daha başka pekçok buyruk bunu göstermektedir.*


*Bu buyruğun zikredildiği yedi yer şunlardır: el-A’raf, 7/45; Yunus, 10/3; er-Ra’d, 13/2; Taha, 20/5; el-Furkan, 25/59; es-Secde, 32/4; el-Hadid, 57/4. Bu istiva âyetlerinde yüce Allah açıkça arşın üzerinde olduğunu ifade etmiş bulunmaktadır. Selef istivayı yukarda olmak ve üstünde bulunmakla açıklamışlardır.

Sünnetten bunun delili nedir?
Sünnetten delili de sayılamayacak kadar pek çoktur. Bunlardan birisi Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'in "dağ keçileri" hadisindeki şu buyruklarıdır:
"Arş da bunun üstündedir. Allah da arşın üstünde olup, sizin içinde bulunduğunuz hali bilmektedir." [İmam Ahmed, Musned]
Sa’d (b. Muaz)'a hitaben Kurayza oğulları kıssasında söylediği şu sözler de bu kabildendir:
"Andolsun sen aralarında yedi sema üzerinden mutlak melikin (yüce Allah'ın) hükmü ile hüküm verdin." [İmam Ahmed, Musned/Buhari,Muslim]
Yine Peygamber efendimizin cariyeye: "Allah nerede?" diye sorması üzerine onun “(Allah) göktedir” cevabına karşılık (sahibine) söylediği:
"Sen bunu azad et, çünkü o bir mü'minedir." [İmam Malik, Muvatta/İmam Ahmed, Musned/Muslim] buyrukları da bu kabildendir.
Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'in miracına dair hadisler; meleklerin birbirlerinden nöbeti devralmalarına dair hadislerde kullandığı:
"Daha sonra aranızda kalan melekler yukarıya yükselirler. Onların hallerini o daha iyi bildiği halde onlara sorar..." [İmam Malik, Muvatta/İmam Ahmed, Musned/Buhari/Muslim]  hadisi;
"Her kim helal bir kazançtan -ki yüce Allah'a ancak helal ve temiz olan yükselir." "Bir hurma değeri kadar tasaddukta bulunursan..." [İmam Ahmed, Musned/Buhari/Muslim]  hadisi ile vahiy hadisinde kullandığı: "Allah semada bir emri hükme bağladığı zaman melekler onun buyruğuna boyun eğerek itaatle kanatlarını çırparlar. O sesi sanki dümdüz bir kaya üzerindeki bir zincir (sesini) andırır..."[Buhari]  hadisi ve daha başka pekçok hadisler bunu göstermektedir. Cehmiyye dışında bütün insanlar bunu ikrar ve kabul etmişlerdir.

İstivâ meselesi hakkında selef-i salih arasından dinde imam (önder) kabul edilenler ne söylemişlerdir?
Hepsinin -Yüce Allah'ın rahmeti üzerlerine olsun- ittifakla söyledikleri şudur: İstivâ ne demek olduğu bilinen bir lafızdır. Nasıl olduğu ise akılla bilinemez. Ona iman etmek farzdır. Ona dair soru sormak bid'attir. Risalet Allah'tan, tebliğ görevi Rasûle aittir. Bize düşen ise onu tasdik etmek ve teslimiyetle karşılamaktır.
Selef-i salihin önder ilim adamlarının isim ve sıfat ile ilgili âyetler ve hadislerin tamamı hakkındaki söyledikleri budur:
"Biz ona inandık, hepsi Rabbimiz nezdindendir." (Al-i İmran, 3/7);
"Allah'a iman ettik, sen de bizim şüphesiz müslümanlar olduğumuza şahit ol!" (Al-i İmran, 3/52)

Kahretmek (herşeye rağmen emrini ve istediğini gerçekleştirmek) anlamı ile uluvv’ün (yüce ve yukarda oluşun) kitabtan delili nedir?

Bunun da delilleri pek çoktur. Bazılarını hatırlatalım: "Kullarının üstünde kahir olandır O." (el-En'âm, 6/18) Bu buyruk hem kahretmek (ne olursa olsun emrini gerçekleştirmek) anlamı ile, hem de yukarda oluş anlamı ile uluvvu ihtiva etmektedir.
"O bundan münezzehtir. O Allah'tır, birdir. Kahhar olan (herşeye hükmünü geçiren)dir." (ez-Zümer, 39/4)
"Bugün mülk kimindir? Bir ve tek, kahhar (emir ve iradesine karşı konulamayan) Allah'ındır." (el-Mu'min, 40/16)
"De ki: 'Ben ancak bir uyarıcıyım. Bir tek kahhâr (hükmünü herşeye rağmen dilediği gibi yerine getiren) Allah'tan başka hiçbir ilâh da yoktur." (Sad, 38/65)
"Hareket eden ne kadar canlı varsa hepsinin alnından tutan O'dur. (Onlarda dilediği gibi tasarrufta bulunan mutlak malik ve kadir olan, onu yöneten ve yaşatan O'dur.)" (Hud, 11/56)
"Ey cin ve insan toplulukları! Eğer göklerle yerin bucaklarından kaçmaya gücünüz yetiyorsa kaçın! Ama buna dair bir güç ve imkânınız olmadıkça kaçamazsınız ki..." (er-Rahman, 55/33) ve bunun dışında başka âyet-i kerimeler.

Sünnetten buna dair deliller nelerdir?
Sünnetten buna dair deliller de pek çoktur. Örnek olmak üzere Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'in şu buyruklarını kaydedelim: "Alnından yakaladığın hareket eden herbir canlının şerrinden sana sığınırım." [Muslim]; "Allah'ım şüphesiz ki ben senin kulunum, senin kulların olan bir anne ve babanın evladıyım. Alnım senin elindedir. (Bende istediğin şekilde tasarruf sahibisin.) Hükmün hakkımda aynen geçerlidir. Hakkımda verdiğin hüküm adaletlidir." [İmam Ahmed,Musned]]
"Şüphesiz ki sen hükmedersin ama sana hükmedilemez. Şüphesiz ki senin dost edindiğin asla zelil olmaz. Senin düşmanlık ettiğin de asla aziz olmaz." [İmam Ahmed,Musned] Ve buna benzer daha başka hadis-i şerifler.

Şanının yüceliğinin delili nedir? Ve yüce Allah'tan nefyedilmesi gerekenler nelerdir?
Şanının yüceliğini yüce Allah'ın el-Kuddûs, es-Selâm, el-Kebîr, el-Muteâl ve bu manayı ihtiva eden isimlerinin kapsadığı ve onun bütün kemal ve celâl sıfatlarının gerektirdiği manayı ifade eder.
O başkasına ait bir mülk (egemenlik ve tasarruf) bulunmasından yahut mülkün (egemenlik ve tasarrufun) bir payına sahip olunmasından, ona bir yardımcı bulunmasından, bir destek bulunmasından, onun izni olmaksızın nezdinde bir şefaatçinin yahutta ona rağmen başkalarını himayesine alacak birisinin varlığından Ehadiyyeti itibariyle münezzehtir. (Bütün bu hususlarda bir ve tektir.)
O azameti kibriyası, melekûtu ve ceberutu itibariyle bütün bu hususlarda kendisi ile münazaa edebilecek yahut yarışacak birisinin bulunmasından ya da güçsüzlükten dolayı bir dost ve yardımcı edinmekten münezzehtir.
Samediyeti itibariyle eşinin, evladının, babasının, denginin ve benzerinin bulunmasından yüce ve münezzehdir.
Hayatının, kayyûmiyetinin ve kudretinin kemali itibariyle ölümden, uyuklamaktan, uykudan, yorulmaktan, bitkinlikten yüce ve münezzehtir.
İlminin kemali itibariyle gafletten ve unutmaktan, yerde yahut gökte onun ilminden zerre ağırlığınca bir şeyin dahi bilgisinin dışında kalmasından yüce ve münezzehtir.
Hikmetinin ve her türlü hamde layık oluşunun kemali itibariyle herhangi bir şeyi boşuna yaratmaktan, mahlukatı emirsiz ve nehiysiz başıboş terketmekten, ölümden sonra diriltmeyerek amellerinin karşılıklarını vermemekten yüce ve münezzehtir.
Adaletinin kemali itibariyle herhangi bir kimseye zerre ağırlığınca zulmetmekten yahutta onun iyiliklerinin herhangi bir karşılığını vermemekten yüce ve münezzehtir.

Gani (başkasına muhtaç olmamak)liğinin kemali bakımından yemekten, rızka ihtiyaç duymaktan yahutta herhangi bir hususta kendisinden başka bir varlığa muhtaç olmaktan yüce ve münezzehtir.
O gerek kendisinin kendi zatını, gerekse de Rasûlünün kendisini vasfettiği bütün sıfatlarda, ta'tilden ve temsilden yüce ve münezzehtir. Hamdiyle onu tesbih ve tenzih ederiz. Aziz ve celildir. Şanı yüce ve mübarektir.
O uluhiyyetine/ilahlığına, rububiyyetine/rablığına, Esma-i Hüsna'sı ve yüce sıfatlarına aykırı olan, onlarla bağdaşmayan herbir şeyden yücedir, mukaddestir.
"Göklerde ve yerde en yüksek misal (sıfatlar) yalnız O'nundur. O, azizdir, hakimdir." (er-Rum, 30/27)
Bu hususta kitab ve sünnetten oluşan vahyin nassları, çokluğu ve yaygınlığı ile birlikte, bilinen ve anlamları kavranılan nasslardır.

SORULU CEVAPLI İSLAM AKÂİDİ
Hafız b. Ahmed el-Hakemî

Kategoriler
Dersler
Vahiy Mescidi
  • /ANKARA
Sitemizde yer alan içeriklerin kaynak gösterilerek paylaşılmasında mahzur yoktur.
vahiymescidi.com © 2025