Yüce Allah'ın sıfatlarından kimisinin zati, kimisinin de fiili sıfatlar olduğu daha önceden geçti. Kitabtan yüce Allah'ın zati sıfatlarına örnek verilebilir mi?
Yüce Allah'ın şu buyruklarını örnek olarak verebiliriz:
"Hayır, Allah'ın iki eli de açıktır." (el-Mâide, 5/64)
"Onun vechinden başka herşey helâk olacaktır." (el-Kasas, 28/88)
"Celal ve ikram sahibi Rabbinin vechi ise kalıcıdır." (er-Rahman, 55/27)
"Benim gözümün önünde yetiştirilesin diye." (Taha, 20/39)
"O ne güzel görendir, ne güzel işitendir!" (el-Kehf, 18/26);
"Çünkü ben sizinle beraberim, işitir ve görürüm." (Taha, 20/46);
"O, onların önlerindekini de, arkalarındakini de bilir. Onlar ise bilgileriyle onu kuşatamazlar." (Taha, 20/110)
"Ve Allah Musa ile de özel bir surette konuştu." (en-Nisa, 4/164)
"Hani Rabbin Musa'ya şöyle seslenmişti: Git o zalimlerin topluluğuna..." (eş-Şuara, 26/10)
"Rableri her ikisine: 'Ben size bu ağacı yasak etmedim mi...' diye seslendi." (el-Araf, 7/22)
"O gün onları çağırıp, seslenecek: 'Peygamberlere ne cevap verdiniz?' diye" (el-Kasas, 28/65) ve benzeri buyruklar buna örnektir.
Sünnet-i Seniyye'den zatî sıfatlara örnek verilebilir mi?
Peygamber efendimizin şu buyrukları örnek olarak verilebilir:
Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki:
"Onun hicabı nurdur. Onu açacak olsa yüzünün parıltıları yarattıklarından basarının ulaştığı herbir şeyi mutlaka yakardı." [İmam Ahmed, Musned/Muslim]
"Allah'ın sağ (el)ı dopdoludur. Gece-gündüz durmadan harcar. Gökleri ve yeri yarattığından beri harcadıklarını bir düşünün. Bu dahi onun sağında bulunanları eksiltmemiştir. Arşı da su üzerindedir. Diğer elinde ise feyz yahut kabz vardır. Yükseltir ve alçaltır." [İmam Ahmed, Musned/Buhari,Muslim]
Deccal'in sözkonusu edildiği hadiste de şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz Allah size gizli kalmaz (onu tanıyacaksınız). Şüphesiz Allah'ın bir gözü kör değildir." diyerek eliyle gözüne işaret buyurdu. [İmam Ahmed, Musned/Muslim]
İstihâre hadisinde de şöyle buyurmaktadır:
"Allah'ım, ilminle senden hayrı istiyorum. Kudretinle muktedir olmayı dilerim. Pek büyük fazlından (lütf-u kereminden) senden dilerim. Çünkü şüphesiz sen güç yetirensin, bense güç yetiremem. Sen bilirsin, ben bilemem. Sen bütün gaybları bilensin." [İmam Ahmed, Musned/Buhari]
Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'in şu buyrukları da buna örnektir:
"Şüphesiz sizler ne sağır birisine, ne de gaib (hazır olmayan) birisine dua ediyorsunuz. Sizler Semi' (herşeyi işiten), Basir (herşeyi gören), Karib (pek yakın olan) bir zata dua ediyorsunuz." [İmam Ahmed, Musned/Buhari,Muslim]
"Yüce Allah bir emri vahyetmeyi murad ettiği vakit vahiy ile konuşur..."[İbn Huzeyme, Kitabut Tevhid, Kitabus Sunne]
Ba's (ölümden sonra diriliş)in sözkonusu edildiği hadiste de şöyle buyurmaktadır:
"Yüce Allah şöyle buyuracak: Ey Âdem! Adem: Emret, buyur diyecek."[İmam Ahmed, Musned/Buhari,Muslim]
Yüce Allah'ın hesab için bekleyecekleri yerde (mevkıfte) kullarına söz söylemesi, cennet ehli ile konuşması, hadisleri ve bunun dışında sayılamayacak kadar pek çok hadis bunlara örnektir.
Ef'âl (fiiller) sıfatlarına Kitab-ı Kerim'den örnek verebilir misiniz?
Yüce Allah'ın şu buyrukları örnek olarak verilebilir:
"Sonra göğe yönelip (isteva)" (el-Bakara, 2/29 ile Fussilet, 41/11)
"Onlar... Allah'ın kendilerine gelivermesinden... başkasını mı bekliyorlar?" (el-Bakara, 2/210);
"Onlar Allah'ı gereği gibi takdir edemediler. Halbuki kıyamet gününde arz bütünüyle onun kabzasındadır. Gökler ise onun sağ eli ile dürülmüş olacaktır." (ez-Zümer, 39/67)
"Kendi ellerimle yarattığıma secdeden seni ne alıkoydu?" (Sâd, 38/75)
"Rabbi o dağa tecelli edince, onu paramparça etti." (el-Araf, 7/143)
"Muhakkak Allah dilediğini yapar." (el-Hac, 22/18) ve daha başka pekçok âyet-i kerime buna örnektir.
Sünnet-i seniyye'de fiilî sıfatların sözkonusu edildiği buyruklara örnek verebilir miyiz?
Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'in şu buyrukları buna örnektir:
"Rabbimiz her gece gecenin son üçte biri kalınca dünya semasına iner." [İmam Ahmed, Musned/Buhari,Muslim]
Şefaat hadisinde Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmaktadır:
"Allah onlara bildikleri suretinde gelir ve: Ben sizin Rabbinizim der. Onlar da: (Evet) sen bizim Rabbimizsin derler..." [Buhari,Muslim]
Bu hadisle kasdettiğimiz fiilî sıfat “gelmek” sıfatıdır. Bu ise şekli ve mecazi bir geliş değil, hakiki bir geliştir.
Yine Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmaktadır:
"Şüphesiz Allah kıyamet gününde yeri avucuna alacak, gökler de sağında bulunacak, sonra da: Ben melik olanım... diye buyuracak."[İmam Ahmed, Musned/Buhari,Muslim]
Yine Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmaktadır:
"Allah mahlukatı yaratınca kendi eliyle, kendisi adına: Benim rahmetim gazabımı geçer diye yazdı." [İmam Ahmed, Musned/Buhari,Muslim]
Adem ile Musa (ikisine de selam olsun)'nın karşılıklı tartışmalarını sözkonusu eden hadis-i şerifte de şöyle buyurulmaktadır:
"Adem dedi ki: Ey Musa! Şüphesiz Allah, kelâmı ile seni seçip üstün kıldı. Eliyle senin için Tevrat'ı yazdı." [İmam Ahmed, Musned/Buhari,Muslim]
Yüce Allah'ın kelâmı ve eli (yed) zatî iki sıfattır. Konuşması da hem zatî bir sıfattır, hem fiilî bir sıfattır. Tevrat'ı yazması fiilî bir sıfattır.
Yine Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmaktadır:
"Şüphesiz yüce Allah gündüzün günahkârı tevbe etsin diye geceleyin elini uzatır. Gecenin günahkârı tevbe etsin diye gündüzün elini uzatır." [İmam Ahmed, Musned/Muslim] Bunun dışında daha pek çok hadis-i şerif te zikredilebilir.
Herbir fiili sıfattan bir isim türetilebilir mi? Yoksa yüce Allah'ın bütün isimleri tevkîfî midir?
Hayır, yüce Allah'ın bütün isimleri tevkîfî olup, O'nun Kitab-ı Kerim'inde kendi zatına verdiği isimden yahut Rasûlü Sallallahu aleyhi vesellem'in O'nun hakkında kullandığı isimlerden başkası O'na isim verilemez. Yüce Allah'ın kendi zatı hakkında mutlak olarak kullandığı herbir fiil O'nun hakkında kullanılabilir. Ancak hepsinden isim türetilemiyebilir.
Aksine yüce Allah bunların bir kısmı ile kendi zatını mutlak olarak vasfetmiştir. Şu buyruğunda olduğu gibi:
"Allah sizi yaratan, sonra size rızık veren, sonra sizi öldüren, sonra da sizi diriltecek olandır." (er-Rum, 30/40)
Yüce Allah kendi zatına el-hâlik, er-razık, el-muhyî, el-mumît, el-müdebbir isimlerini vermiştir.
Kimileri de; yapılan işlere karşılık olmak üzere Yüce Allah’ın kendi zatı hakkında kullandığı fiillerdir. Bu fillerin sözkonusu edilmesine sebep olan anlatım çerçevesi içerisinde onun hakkında övgü ve kemal ifade eder. Yüce Allah'ın şu buyruklarında olduğu gibi:
"Doğrusu münafıklar Allah'ı aldatmak isterler. Halbuki onları asıl aldatan O'dur." (en-Nisa, 4/142)
"Onlar hile yaptılar, Allah da hile yaptı. Allah hileye karşılık verenlerin en hayırlısıdır." (Al-i İmran, 3/54)
"Onlar Allah'ı unuttular, O da onları unuttu." (et-Tevbe, 9/67)
Ancak bu fiillerin sözkonusu edildiği âyetler dışında yüce Allah hakkında mutlak olarak kullanılmaları caiz değildir. Buna göre yüce Allah hile yapar, aldatır, alay eder ve benzeri sözler söylenmez. Aynı şekilde; o hileci, aldatıcı, alay edicidir de denilmez. Bunu ne müslüman, ne aklı başında bir kimse söyler. Şüphesiz yüce Allah kendi zatını hile, aldatma ve tuzak kurmakla ancak haksız yere bu işleri yapan kimselerin yaptıklarına karşılık (ceza) olmak üzere kendi zatını nitelendirir. Bu gibi hallere adaletle karşılık ve ceza vermenin yaratılmışlar tarafından bile güzel olduğu bilindiğine göre; herşeyi bilen, mutlak adaletli, hikmeti sonsuz, herşeyin yaratıcısı Allah hakkında bu nasıl güzel görülemez?
SORULU CEVAPLI İSLAM AKÂİDİ
Hafız b. Ahmed el-Hakemî