Soru: Hac ibâdetini eda ederken bazı hatalar işleyen ve yanında bunlar için kefaret ödeme imkânını bulamadan kendi ülkesine dönen bir hacı ödemesi gereken kefareti kendi ülkesinde ödeyebilir mi, yoksa bunları Mekke’de mi ödemesi gerekir. Mekke’de ödemesi gerektiği zaman bunun için vekil tayin etmesi câiz olur mu?
Cevap: Meydana gelen bu hatanın mahiyetini bilmemiz gerekir: Eğer yapılan hata bir vacibin terk edilmesi şeklinde olmuşsa bunun karşılığında fidye olarak Meke’de bir kuban kesmesi gerekir. Çünkü bu hac ibâdetiyle ilgilidir. Bu Kurban’ın Mekke’nin dışında kesilmesi câiz değildir. Bu hata eğer yasaklanmış bir fiilin işlenmesi şeklinde meydana gelmişse bunda şu üç şeyden birisi geçerlidir: Bunun kefareti ya altı fakiri doyurmaktır ki bu kefareti Mekke’de de ödeyebilir yasağı çiğnediği yerde de ödeyebilir. Veya altı gün oruç tutmaktır. Bu durumda bu oruçların üçünü Mekke’de de tutabilir, başka yerde de tutabilir. Ancak bu hata hac esnasında birinci tehallülden önce cinsel ilişki şeklinde meydana gelmişse bu hatayı yaptığı yerde veya Mekke’de büyük baş bir hayvanı kurban kesmesi ve bunu fakirlere dağıtması vâcib olur.
Veya bu kefaret öldürdüğü bir avın cezası olur. Bunun cezası onun dengi bir hayvanı kurban etmektir veya fakirleri doyurmaktır veya oruç tutmaktır. Oruç olursa bunu istediği yerde tutabilir. Fakirleri doyurmak veya kurban kesmek ise bu konuda Allah teâlâ şöyle buyurmuştur: “Kâbe'ye ulaşacak bir kurban olmak üzere..” (Mâide: 5). O halde bu cezânın Harem bölgesinde ödenmesi gerekir. Bu konuda vekil de tayin edebilir. Çünkü Peygamber صلى اللّٰه عليه وسلم kalan kurbanlarının kesiminde Ali radıyallahu anh’i vekil tayin etmiştir.
Şeyh Muhammed bin Salih el-Useymin
Soru ve Cevaplarla İslâm’ın Rukünleri 492