Akabe cemresini taşlamnın zamanı bayramın birinci günüdür. Gücü kuvveti yerinde olanlar için bunun vakti bayram günü güneş doğduğu andan itibaren başlar. Kalabalık ve sıkışıklık sebebiyle gücü yetmeyen zayıflar, çocuklar ve kadınlar için gecenin sonundan itibaren başlar. Esma binti Ebibekir radıyallahu anhüma bayram gecesi ayın batmasını beklerdi. Ay battığı zaman Müzdelife’den Mina’ya hareket eder ve cemreyi taşlardı. Akabe cemresini taşlamanın son vakti ise bayram günü güneş batıncaya kadardır. Kalabalık olduğu veya cemerata uzak bir yerde bulunduğu ve geceye kadar ertelemek istediği zaman bu konuda kendisine bir günah yoktur. Fakat on birinci gün fecri doğuncaya kadar erteleyemez.
Teşrik günlerinde cemeratı taşlama vaktine gelince, bu günler Zilhicce’nin onbirinci, on ikinci ve on üçüncü günleridir. Bu günlerde taşlama vakti öğle namazının vaktininin girdiği zeval vaktinden yani gün ortasından başlar geceye kadar devam eder. Bunlarda da kalabalıktan ve başka sebepten dolayı meşakkat olduğu zaman fecrin doğuşuna kadar atmasında bir sakınca yoktur. On birinci, on ikinci ve on üçüncü günlerde zeval vaktinden önce taşlama yapılması helal değildir. Çünkü Peygamber صلى اللّٰه عليه وسلم sadece zevalden sonra taşlama yapmıştır ve: “Hacla ilgili amellerinizi benden öğreniniz” [Muslim, Ebu Davud] buyurmuştur. Peygamberimiz صلى اللّٰه عليه وسلم ’in şiddetli sıcağa rağmen taşlamayı bu vakte kadar ertelemesi, daha serin ve daha kolay olmasına rağmen gündüzün başında taşlama yapmaması bu vakitten önce taşlamanın helal olmadığının delîlidir. Peygamber صلى اللّٰه عليه وسلم in zeval vakti girdiği andan itibaren öğlen namazını kılmadan önce taş atması da buna delâlet eder. Bu, zevalden önce taşlama yapmanın helal olmadığının delîlidir. Böyle olmasaydı öğle namazını ilk vaktinde kılmak için zevalden önce taşlamak daha faziletli olurdu. Çünkü namazı ilk vaktinde kılmak daha faziletlidir. Hâsılı bütün delîller teşrik günlerinde zevalden önce taş atmanın helal olmadığına delâlet etmektedir.
Şeyh Muhammed bin Salih el-Useymin
Soru ve Cevaplarla İslâm’ın Rukünleri Fetva no: 524