29 Aralık 2024 Pazar
28 جمادى الثانية 1446 الأحد
Allah için Velâ/Dostluk ve Berâ/düşmanlık nedir?

Allah için dostluk/el-velâ ve Allah için düşmanlık/el-berâ bir kimsenin Allah’ın teberri ettiği kimselerden uzak durmasıdır. Nitekim Allah teâlâ şöyle buyurmaktadır: “İbrâhîm’de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine demişlerdi ki: “Biz sizden ve sizin Allah’ın yanısıra taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz Allah’a bir tek olarak îmân edinceye kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve buğz başlamıştır.” (Mümtehine: 4) 

Allah’ın şu âyetinde de belirtildiği gibi müşrik bir toplulukla ilişkilerde durum budur: “Hacc-ı ekber (en büyük hac)
gününde Allah ve Rasûlünden insanlara bir bildiridir: Allah ve Rasûlü müşriklerden uzaktır.” (Tevbe: 3). Demek ki her mü’minin bütün müşriklerden ve kâfirlerden uzak olması gerekir. Şahıslar açısından durum böyledir.

Yine her Müslümanın, küfür, fısk ve isyan olmasa bile Allah’ın razı olmadığı her amelden de uzak olması gerekir. Nitekim Allah teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Fakat Allah size îmânı sevdirmiş ve onu gönüllerinize süslemiştir. Küfrü, fıskı ve isyanı da size çirkin göstermiştir. İşte doğru yolda olanlar bunlardır.” (Hucurat: 7).

Bir mü’minde hem îmân hem masiyet olursa îmânından dolayı ona dost olur, masiyetini yüzünden ondan hoşlanmayız. Bizim hayatımız böyle devam eder. Mesela tadından hoşlanmadığın halde tadı bozuk bir ilacı alır, buna rağmen ona rağbet edersin. Çünkü onda hastalığa karşı bir şifa vardır.

Bazı kimseler günahkâr bir mü’minden, bir kâfirden nefret ettiklerinden daha çok nefret ederler. Bu, şaşılacak bir durumdur ve gerçeklerin ters yüz edilmesidir. Hâlbuki kâfir, Allah’ın, rasûlünün ve mü’minlerin düşmanıdır. Bizim bütün kalbimizle onlardan nefret etmemiz gerekir. “Ey îmân edenler! Eğer benim yolumda savaşmak ve rızâmı kazanmak için çıkmışsanız, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanlara sevgi göstererek ve gizli muhabbet besleyerek onları dost edinmeyin. Oysa onlar, size gelen gerçeğe kâfir olmuşlardır. Rabbiniz Allah’a inandığınızdan dolayı Peygamberi de sizi de yurdunuzdan çıkarıyorlar. Ben, sizin saklı tuttuğunuzu da, açığa vurduğunuzu da en iyi bilenim. Sizden kim bunu yaparsa (onları dost edinirse) doğru yoldan sapmış olur.” (Mümtehine: 1). “Ey îmân edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.” (Mâide: 51).

Bu kâfirler, onların dînlerine tabi olmadıkça ve kendi dînini satmadıkça senden asla razı olmayacaklardır. “Dînlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır.” (Bakara: 120). “Ehl-i Kitaptan çoğu, sizi îmânınızdan vazgeçirip küfre döndürmek isterler.” (Bakara: 120). Bile bile inkâr, yalanlama, şirk ve dînsizlik ne olursa olsun bütün küfür çeşitlerinde böyledir.

Amellere gelince, haram kılınmış bütün amellerden uzak dururuz. Haram kılınmış amellerden hoşlanmamız ve onları benimseyip kabul etmemiz câiz değildir. Günahkâr mü’minin masiyet türündeki amelinden uzak durur; fakat onu îmânından dolayı sever ve dost oluruz.

Şeyh Muhammed bin Salih el-Useymin
Soru ve Cevaplarla İslâm’ın Rukünleri Fetva no: 94

Kategoriler
Dersler
Vahiy Mescidi
  • /ANKARA
Sitemizde yer alan içeriklerin kaynak gösterilerek paylaşılmasında mahzur yoktur.
vahiymescidi.com © 2024