SORU: Malumdur ki gece, yerkürenin etrafında deveran eder ve Allah teâlâ gecenin son üçte biri kalınca dünya göğüne iner. Bunun gereği olarak bütün gece dünya göğünde olması gerekmez mi? Buna nasıl cevap verilir?
CEVAP: Bize vâcib olan, Allah teâlâ, yüce kitâbında ve Peygamberi صلى اللّٰه عليه وسلم ’in diliyle kendisini nasıl isimlendirdiyse ve nasıl vasıflandırdıysa hiçbir tahrîf, ta’tîl, tekyîf ve temsîle başvurmaksızın olduğu gibi îmân etmemizdir. Tahrîf naslarda yapılır. Ta’tîl inanılan şeylerde olur. Tekyîf sıfatlarda yapılır. Temsîl de yine sıfatlarda yapılır. Ancak temsîl tekyîften daha özeldir. Çünkü temsîl, benzetmekle sınırlı bir tekyîftir. Bizim akîdemizi bu dört sakıncalı durumdan korumamız gerekir. Kişinin kendisini Allah’ın isimleri ve sıfatlarıyla ilgili konularda niçin ve nasıl sorularını sormaktan alıkoyması gerekir. Aynı şekilde kendisini keyfiyet üzerinde düşünmekten alıkoyması gerekir. İnsan bu yolu tutarsa çok rahat eder. Bu hal, Allah rahmet eylesin selefin halidir. Bu sebeple bir adam İmam Mâlik’e gelip de: Ey Ebû Abdirrahman! “Rahman arş’a istivâ etti.” Nasıl istivâ etti? diye sorunca İmam Mâlik başını önüne eğdi, vücudundan ter boşandı ve şöyle dedi: “İstivâ bilinmeyen bir şey değildir. Keyfiyeti anlaşılamaz. Ona îmân etmek vâcibtir. Keyfiyeti hakkında soru sormak ise bid‘attir. Seni sadece bir bid‘atçi olarak görüyorum.”
Allah teâlâ her gece gecenin son üçte biri kalınca dünya göğüne iner. Buna göre Allah teâlâ bütün gece dünya göğünde olması gerekir. Çünkü gece bütün yeryüzünü dolaşır. Gecenin üçte biri de devamlı şu yerden başka bir yere intikal eder, diye sorulan soruya şöyle cevap veririz:
Böyle bir soruyu sahâbe rıdvanullahi aleyhim sormadı. Tam anlamıyla teslim olmuş bir mü’minin kalbine böyle bir soru gelseydi Allah ve Rasûlü bunu açılarlardı. Biz deriz ki, gecenin üçte biri arzın herhangi bir yerinde kaldığı sürece Allah’ın oraya inmesi kesindir. Gece sona erdiği zaman Allah’ın inmesi de sona erer. Biz Allah’ın nüzulünün keyfiyetini kavrayamayız, bilgimiz bunu kuşatmaya yeterli değildir. Biz biliriz ki, Allah’ın benzeri hiçbir şey yoktur. Bize gereken şey teslim olmamız ve işittik, îmân ettik, tabi olduk ve itaat ettik dememizdir. Bizim görevimiz budur.
Şeyh Muhammed bin Salih el-Useymin
Soru ve Cevaplarla İslâm’ın Rukünleri Fetva no: 41