Tekehhün kelimesinden gelen kehanet kelimesi yalan söylemek ve aslı astarı olmayan şeylerle gerçeği öğrenmeye çalışmaktır. (Türkçedeki karşılığı falcılıktır.) Câhiliye döneminde şeytanlarla ilişkisi olan toplulukların sanatıdır. Şeytanlar gökte kulak hırsızlığı yaparlar, çaldıkları bilgileri kâhinlere verirler, kâhinler de şeytanlar vâsıtasıyla gökten kendilerine nakledilen sözleri alırlar, bunlara birtakım sözler ilave ederek bunları insanlara anlatırlardı. Eğer olaylar onların söyledikleri şeylere uygun bir şekilde cereyan ederse bununla insanları aldatırlar, insanlar da aralarında hüküm vermeleri ve gelecekte meydana gelecek şeyleri öğrenmek için onlara müracaat ederlerdi. Bu sebeple biz gelecekteki gaypten haber veren kimse kâhindir/falcıdır, deriz.
Kâhine/Falcıya gitmek üç çeşittir:
Birincisi: Falcıya gidip onu tasdîk etmeksizin bir şey sormaktır ki bu haramdır. Bunu yapan kişiye ceza olarak kırk gün namazı kabul edilmez. Nitekim Müslim’in Sahîhi’nde rivâyet edildiğine göre Peygamber صلى اللّٰه عليه وسلم şöyle buyurmuştur: “Kim falcıya gider de ona bir şey sorarsa kırk gün veya kırk gece onun namazı kabul edilmez.”(Muslim)
İkincisi: Falcıya gidip ona bir şey sorduktan sonra onun haber verdiği şeyleri tasdîk etmektir ki bu Allah’a karşı bir küfürdür. Çünkü böyle yapan kimse falcının gaybı bildiği iddiasını tasdîk etmiş olmaktadır. Bir kimsenin gaybi bildiği iddiasını tasdîk etmek Allah’ın şu âyetini yalanlamak demektir: “De ki: Göklerde ve yerde, Allah’tan başka kimse gaybı bilmez.” (Neml: 65). Bundan dolayı sahîh bir hadîste şöyle geçmektedir: “Kim bir falcıya gider de, onun söylediklerini tasdîk ederse Muhammed صلى اللّٰه عليه وسلم ’e indirileni inkâr etmiş olur.”(Tirmizi)
Üçüncüsü: Falcıya gidip onun durumunu insanlara açıklamak ve söylediğinin bir kehanet, göz boyama ve saptırma olduğunu açıklamak için soru sormaktır. Bunda bir sakınca yoktur. Bunun delîli şudur: İbn Sayyad Nebî صلى اللّٰه عليه وسلم ’in yanına gelmişti. Nebî صلى اللّٰه عليه وسلم içinde bir şey gizleyerek ona neyi gizlediğini sormuştu. İbn Sayyad: Duh’tur, dedi. -Duman demek istiyordu- Bunun üzerine Nebî :صلى اللّٰه عليه وسلم “Sus, otur yerine. Sen hiçbir zaman kendi haddini aşamayacaksın.”(Buhari, Muslim) İşte kâhinlere giden kimseler bu üç halden biri üzere olurlar.
Birincisi: Kâhine gidip onu tasdîk etmeksizin veya onun foyasını ortaya çıkarmak gibi bir maksadı olmaksızın bir şey sormaktır. Bu haramdır. Cezası kırk gece namazının kabul edilmemesidir.
İkincisi: Ona bir şey sorup tasdîk etmektir. Bu, Allah’a karşı kâfir olmaktır. Bunu yapan kişinin tevbe etmesi ve Allah’a dönmesi gerekir. Yoksa küfür üzere ölür.
Üçüncüsü: Falcıya gidip onu imtihan etmek ve foyasını ortaya çıkarmak için soru sormaktır. Bunda bir sakınca yoktur.
Şeyh Muhammed bin Salih el-Useymin
Soru ve Cevaplarla İslâm’ın Rukünleri Fetva no: 75