İbâdetin riyaya bulaşmasının üç şekilde olduğu söylenebilir:
Birinci Şekli: İbâdetin asıl sebebinin insanlara gösteriş olmasıdır. Mesela insanlar kendisini övsünler diye gösteriş için namaz kılan kimse gibi. Bu tür bir riya ibâdeti geçersiz kılar.
İkinci Şekli: İbâdet esnasında riyayı bulaştırmaktır. Yani başlangıçta kendisini ibâdete sevk eden amil sadece Allah’ın rızâsını kazanmak olduğu halde ibâdeti esnasında sonradan riyaya bulaşmasıdır. Bu ibâdet şu iki halden birinden hali değildir:
[İkinci Şekil] Birinci hal: İbâdetin başlangıcının sonuyla irtibatlı olmamasıdır. Bu durumda başlangıç kısmı her halükârda sahîhtir, sonu bâtıldır. Mesela: Bir adam elindeki yüz lirayı tasadduk etmek istiyor. Bunun elli lirasını ihlâslı bir şekilde tasadduk etti. Sonra kalan elli lirada riyaya bulaştı. İşte ilkin tasadduk ettiği elli lira sadaka makbuldür, sahîhtir/ geçerlidir. Kalan elli lira sadakada ihlâs ile riya karıştığı için bâtıldır.
[İkinci Şekil] İkinci hal: İbâdetin başlangıcı ile sonunun birbiriyle irtibatlı olmasıdır. O zaman insan şu iki şeyden hali değildir:
Birincisi: Riyaya direnmesi, kendisini rahat hissetmemesi, riyadan yüz çevirmesi ve nefret etmesidir. Bunun ibâdetin sıhhatine hiçbir şekilde etkisi yoktur. Çünkü Peygamber صلى اللّٰه عليه وسلم şöyle buyurmuştur: “Yapmadığı ve konuşmadığı müddetçe ümmetimin içinden geçirdiği şeyler affedilmiştir.” (Buhari, Muslim)
İkincisi: Riyaya razı olması ve direnmemesidir. O zaman bütün ibâdeti boşa gider. Çünkü ibâdetin başı ile sonu birbiriyle irtibatlıdır. Mesela ihlâsla namaza başlayan bir kimse ikinci rekâtta riya duygusu gelirse, namazın başı ile sonu birbiriyle irtibatlı olduğu için tamamı boşa gider.
Üçüncüsü: İbâdeti bitirdikten sonra riya duygusuna kapılmasıdır. Bunun bir etkisi olmaz ve ibâdeti iptal etmez. Çünkü o ibâdet sahîh olarak tamamlanmıştır. Sonradan meydana gelen riya onu ifsat etmez. İnsanların onun ibâdet etmesini bilmelerine sevinmesi riya değildir. Çünkü bu duygu ona ibâdeti bitirdikten sonra gelmiştir. İnsanın yaptığı ibâdetten dolayı sevinmesi de riya değildir. Çünkü bu, onun îmânının bir delîlidir. Peygamber صلى اللّٰه عليه وسلم şöyle buyurmuştur: “Yaptığı iyilik kendisini sevindiren ve işlediği kötülükten dolayı üzüntü duyan kimse mü’mindir.” (Tirmizi) Bunun sebebi sorulunca şöyle buyurdu: “Bu mü’minin peşin müjdesidir.”
Şeyh Muhammed bin Salih el-Useymin
Soru ve Cevaplarla İslâm’ın Rukünleri Fetva no: 75